Topraklarımızı, suyumuzu ve atmosferimizi hep beraber dev bir atık havuzuna çevirdik. Ortalığı o kadar çok plastiğe boğduk ki, ölmüş martıların ya da balinaların midelerinden plastik atıkların çıkıyor olması nedense şaşırtmıyor bizi. Yarattığımız çevre kirliliği, küresel iklim değişikliği ve diğer çevresel etkiler nedeniyle dünyanın artık kendini yenileyebilmesi pek mümkün değil. Bu gidişe “dur” diyemezsek, devasa bir felaket yaşayacağımız muhakkak. Doğanın parçası olduğumuzu bilmedikçe ve doğaya inanmadığımız sürece felaketlerden kurtuluş yolu bizim için yok.
“Çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakacağımızı” henüz bilmediğimiz bu günlerde, doğayla kavga eden değil, ondan öğrenen ve ona saygı duyan bir yaklaşım tarzı benimseyebiliriz. Doğanın sürdürülebilir, yenilebilir, zararsız ve temiz teknolojileri yaratma fırsatı verecek müthiş bir potansiyeli var. O halde, neden sürdürülebilir bir ekonomik model için 3.8 milyar yıldır test edilmiş ve onaylanmış bir işleyişe sahip olan doğadan ilham almıyoruz? Gözümüzün önündeki evrimin marifetlerinden neden faydalanmıyoruz?
Siz de hızlı trenin burnunun neden sivri, uçakların kanatlarının neden kıvrık ve teleskopların yapımında neden arı kovanlarının örnek alındığını merak ediyor musunuz?
O zaman Doğanın İnovasyonu sizi bekliyor...
#Doğanınİnovasyonu #ŞafakAltun #Çevre #Sürdürülebilirlik #İnovasyon #Doğa #Ekoloji #HümanistKitap
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.