Karanlık, kasvetli ve ağır günlerin içindeyken hala, her şeye rağmen, yaşamaya değer bulduğum anları ve kavramları düşünürken bir araya geldi, toplandı kelimeler.
Büyük sözler değil, yarının kayıp şarkısını ararken çaldığım ıslıktır belki, burada söylediklerim. Nostaljinin kıyılarında ya da belirsizliğin derin kuyularında, bütün karanlıklara inat, insana dair umduklarım. Unutulmasın diye andıklarım.
Cevabını Corto Maltese’in avucundaki yara izinde, Victor Jara’nın ellerinde ya da William Morris’in desenlerinde aradığım ; sanki bir nehir gibi akan, aktıkça birbirine bağlanan sorular. Agatha Christie ve bir Tamil Kaplanını aynı hikayede buluşturan kesişmeler, büyülü tesadüfler. David Graeber’in anarşist gözleriyle tarihi görme biçimleri, Kropotkin’in Yengeçleri, Homeros, Borges ve Marquez’in sözleri. Ve bir de yolculuklar, o hiç bitmeyen yol hikayeleri…
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.